Periimplantitis Nedir?
Diş implantları, eksik dişlerin yerine kalıcı, sağlıklı ve estetik bir çözüm sunarak günümüzde modern diş hekimliğinin en çok tercih edilen tedavilerinden biri haline gelmiştir. Çiğneme fonksiyonunu geri kazandırması, doğal dişlere çok benzemesi ve uzun ömürlü olması nedeniyle pek çok kişi için ideal bir seçenek olarak görülür. Ancak implant tedavisinin sunduğu bu avantajların yanında, dikkat edilmesi gereken bazı riskler de vardır.
Tıpkı doğal dişlerde diş eti hastalıklarının görülebilmesi gibi, implant çevresinde de enfeksiyon gelişebilir. İşte bu noktada periimplantitis adı verilen durum karşımıza çıkar. Periimplantitis, implantı çevreleyen dokularda iltihaplanma ve kemik kaybı ile kendini gösteren ciddi bir problemdir. Ne yazık ki erken dönemde fark edilmez ve tedavi edilmezse, implantın tutuculuğunu kaybetmesine ve hatta implantın tamamen kaybına yol açabilir.
Periimplantitis Nedir?
Periimplantitis, en basit tanımıyla implantın çevresindeki diş eti ve çene kemiğinde ortaya çıkan iltihabi bir durumdur. Aslında bu tabloyu doğal dişlerde görülen periodontitis (ileri diş eti hastalığı) ile kıyaslamak mümkündür. Nasıl ki diş etinde başlayan iltihap tedavi edilmezse dişi saran kemiğe kadar ilerliyorsa, implant çevresinde de benzer bir süreç yaşanır.
Hastalığın başlangıç aşamalarında implantın etrafındaki yumuşak dokularda kızarıklık, şişlik ve diş fırçalarken ya da yemek yerken kanama gibi belirtiler görülür. Bu aşamada çoğu kişi bu durumu önemsemez ve basit bir diş eti hassasiyeti olarak düşünür. Ancak sorun fark edilmeden devam ettiğinde, iltihap implantı destekleyen kemiğe kadar yayılır. Çene kemiğinde başlayan erime, implantın tutunduğu zeminin zayıflamasına neden olur.
Ne yazık ki periimplantitis ilerlediğinde yalnızca ağrı, kötü koku veya kanama gibi şikâyetler yaratmakla kalmaz, aynı zamanda implantın gevşemesine ve hatta tamamen kaybedilmesine kadar gidebilir. Bu da hem maddi hem de manevi olarak kişiyi zor durumda bırakabilecek bir sonuçtur.
Periimplantitis ve Mukozitis Arasındaki Fark
İmplant tedavisi sonrasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri iltihaplanmadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir ayrım vardır: periimplant mukozitis ile periimplantitis birbirine karıştırılmamalıdır. İkisi benzer belirtilerle ortaya çıksa da şiddetleri ve tedavi süreçleri farklıdır.
Periimplant mukozitis, implant çevresindeki sadece diş etini etkileyen erken aşamadaki bir iltihaplanmadır. Genellikle diş eti kızarıklığı, hafif şişlik ve fırçalama sırasında kanama ile kendini belli eder. İyi haber şu ki, bu durum doğru bakım, düzenli ağız hijyeni ve profesyonel temizlik ile tamamen geri döndürülebilir. Yani implantın uzun ömürlü olması için erken dönemde fark edildiğinde büyük bir tehdit oluşturmaz.
Buna karşılık periimplantitis çok daha ileri bir tablodur. Çünkü bu aşamada yalnızca diş eti değil, implantı çevreleyen kemik dokusu da etkilenmeye başlamıştır. Çene kemiğinde erime görüldüğü için implantın tutunduğu temel zayıflar ve bu da tedaviyi hem zorlaştırır hem de geri dönüşü her zaman mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir.
Bu yüzden implant yaptıran kişilerin “biraz kanama normaldir” ya da “geçici bir hassasiyettir” diyerek belirtileri görmezden gelmemesi gerekir. En ufak şüphede bile diş hekimine başvurmak, iltihabın mukozitis aşamasındayken fark edilmesini sağlar. Çünkü mukozitis aşaması basit bir müdahale ile kontrol altına alınabilirken, periimplantitis aşamasında daha kapsamlı tedavilere ve hatta implantın kaybedilmesine kadar giden süreçlere ihtiyaç duyulabilir.
Periimplantitis Belirtileri
Periimplantitis genellikle yavaş ve sinsi ilerleyen bir rahatsızlıktır, bu yüzden başlangıçta pek belirgin şikâyetlere yol açmayabilir. Ancak dikkatli olunduğunda bazı küçük işaretlerle erken dönemde fark etmek mümkündür. İmplant çevresinde diş etinin kızarması ve şişmesi, diş fırçalarken ya da kendiliğinden oluşan kanamalar, ağızda kötü tat veya koku, implant çevresinde hassasiyet ya da ağrı bu belirtiler arasında sayılabilir.
İlerleyen süreçte diş etinde çekilmeler görülebilir ve implantın sabitliği bozulmaya başlayarak hareket etmesine kadar gidebilir. Eğer bu tür şikâyetlerden birini ya da birkaçını yaşıyorsanız, vakit kaybetmeden bir diş hekimine başvurmanız implant sağlığınız açısından son derece önemlidir.
Periimplantitis Neden Olur?
Periimplantitisin ortaya çıkmasının aslında tek bir nedeni yoktur; genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle gelişir. En sık karşılaşılan sebepleri şöyle özetleyebiliriz:
Yetersiz ağız hijyeni: İmplant çevresinde biriken bakteri plağı, tıpkı doğal dişlerde olduğu gibi iltihaplanmaya neden olur. Düzenli fırçalama, diş ipi ve arayüz fırçası kullanımı ihmal edildiğinde bu risk katlanarak artar.
Sigara kullanımı: Sigara sadece diş eti sağlığını bozmakla kalmaz, aynı zamanda iyileşme sürecini de yavaşlatır. Bu nedenle sigara içen kişilerde implant kaybı ve periimplantitis riski çok daha yüksektir.
Düzenli kontrollerin aksatılması: İmplant tedavisi sonrası düzenli diş hekimi kontrollerine gitmemek, küçük sorunların fark edilmeden büyümesine yol açabilir. Oysa erken teşhis çoğu zaman tedaviyi çok daha kolay hale getirir.
Diyabet ve sistemik hastalıklar: Özellikle kontrolsüz diyabet gibi bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar, implant çevresindeki dokuların savunma gücünü düşürür ve enfeksiyon riskini artırır.
Yanlış implant uygulaması: İmplantın hatalı açıyla yerleştirilmesi, çiğneme sırasında fazla yük alması ya da kemikle tam uyumlu olmaması da periimplantitis için zemin hazırlayabilir.
Travma ve aşırı yük: Çene kemiğine implant üzerine gelen fazla çiğneme kuvvetleri veya travmalar da dokuların zarar görmesine ve iltihaplanmanın başlamasına neden olabilir.
Periimplantitis Nasıl Teşhis Edilir?
Diş hekimi, implant çevresindeki dokuları klinik muayene ile inceler. Ayrıca radyografik görüntüleme ile kemik kaybı olup olmadığı kontrol edilir. Eğer implant çevresinde iltihap, kanama ve kemik kaybı görülüyorsa periimplantitis teşhisi konur.
Periimplantitis Tedavisi
Periimplantitis tedavisinde temel amaç, iltihabı durdurmak, bakterileri ortadan kaldırmak ve implantı mümkün olduğu kadar korumaktır. Tedavi yöntemi ise hastalığın hangi aşamada olduğuna bağlı olarak değişir.
Erken dönemde, sorun henüz ilerlemeden profesyonel bir temizlikle implant çevresindeki bakteri plağı ve tartar uzaklaştırılır. Buna ek olarak antibakteriyel gargaralar ve özel dezenfeksiyon işlemleri uygulanarak iltihabın ilerlemesi önlenmeye çalışılır. Bu aşamada düzenli bakım ve hekim kontrolleri sayesinde çoğu implant sağlıklı bir şekilde korunabilir.
İleri vakalarda ise daha kapsamlı tedavilere ihtiyaç duyulur. Cerrahi yöntemlerle implant çevresinde oluşan iltihaplı dokular temizlenir, kaybolan kemik dokusu varsa kemik grefti uygulamaları yapılabilir. Günümüzde lazer ve fotodinamik tedavi gibi daha modern yöntemler de bu sürece destek olarak kullanılmaktadır. Ancak eğer implant ciddi ölçüde zarar görmüşse, ne yazık ki bazı durumlarda çıkarılması kaçınılmaz olabilir.